Geçtiğimiz günlerde TÜİK tarafından enflasyon rakamları açıklandı. Bu açıklamaya göre Ağustos enflasyonu aylık bazda yüzde 2,3 artarken yıllık enflasyon da yüzde 15,85'ten yüzde 17,90'a yükselmiş oldu. Üretici fiyatları ise aylık bazda yüzde 6,6 artarken yıllık Yİ-ÜFE yüzde 32’lere gelmiş oldu.
Artan enflasyon rakamları, yükselen faiz oranları, Türk lirasının değer kaybı ile küresel kur savaşlarının ülkemiz üzerindeki olumsuz etkisi giderek hissedilir duruma geldi. Tüm bunlar yaşanırken toplum yaşadığı ekonomik sıkıntılara karşı farklı farklı tepkiler vererek kendi penceresinden eleştirilerde bulunuyor.
Bunlardan bir tanesi de “sosyal medya ve cep telefonlarımızdaki anlık mesajlaşma programları aracılığı ile gelen mesajlarda fırsatçı “A” firması fiyatlarını yükseltti ya da zam yaptı alış veriş yapmayın gibi söylemler ile yaratılmak istenen kitlesel linç olgusu” bu durum ilgimi çekti ve bende bu konuya değinmek istedim.
Şöyle ki Türk ticaret kanunu 18 maddesinde tüccarın tanımı; “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” şeklinde ifade edilmektedir. En basit anlamda kanunlarımız tacirden iş adamı gibi davranmasını bekler çünkü tacirin amaçlarından birisi kar elde etmek bir diğeri de işletmenin sürekliliğini sağlamaktır.
Ticari hayatın gereği kar elde etmek ve işletme faaliyetlerini sürdürmek isteyen bir tacir olarak dövizle hammadde alan ve 1 kalem ürün imal edip satan bir işletmenin durumunu rakamlarla ele alalım.
Örneğin 1000$ alış fiyatı ve 4,70 TL döviz kurundan 4.700 TL hammadde maliyeti, 4.700 TL işçilik ve 600 TL diğer imalat giderleri ile toplamda 10.000 TL ye ürettiğimiz Y mamulünü her ay %20 karla satış yaptığımızı varsayalım. Aşağıdaki tabloda durumu özetleme çalıştım, gördüğünüz gibi işletme kur 4,70 TL iken aldığı hammadde ile üretilen mamulü %20 brüt karlılık ile sattığında bir sonraki ayın imalatını gerçekleştiremeyecek durumda oluyor çünkü haziran ayında 10.000 TL ye imal edebildiği ürünü temmuz ayında 11.900 TL ye üretebilecek.
|
Haziran
|
Temmuz
|
USD kur
|
4,70
|
4,70
|
6,60
|
|
I durum
|
II durum
|
|
Açıklama
|
Tutar
|
Tutar
|
Tutar
|
Hammadde 1000$
|
4.700,00
|
4.700,00
|
6.600,00
|
İşçilik
|
4.700,00
|
4.700,00
|
4.700,00
|
Diğer imalat giderleri
|
600,00
|
600,00
|
600,00
|
|
10.000,00
|
10.000,00
|
11.900,00
|
Satış Fiyatı
|
12.000,00
|
Ne olmalı
Siz belirleyin
|
Ne olmalı
Siz belirleyin
|
Brüt kar
|
2.000,00
|
|
|
Vergi %22
|
440,00
|
|
|
Vergi Sonrası Kar
|
1.560,00
|
|
|
|
|
|
|
Elinizdeki Nakit
|
11.560,00
|
|
|
Bu durumda haziran ayında üretilen malı aynı ay, kur artışını tahmin edemeyip aynı karlılıkla satan firma temmuz ayında ya dükkânı kapatmak ya da yüksek kredi faiz oranları ile borç alarak faaliyetine devam etmek zorunda kaldı. Eğer haziran ayında ürettiğiniz ürünü temmuz ayında satıyorsanız eski fiyattan satmak mümkün olmadığı için ikame maliyetini dikkate alarak zamlı bir fiyat belirlemeniz gerekiyor.
Sonuç olarak hem yüksek faiz oranları, hem de kur kaynaklı hammadde fiyatlarının artması ile toplam üretim maliyetleri artmış oldu tüm bu nedenlerle raflardaki fiyatlar çok hızlı bir şekilde değişti. Çünkü ayakta kalıp faaliyetlerine devam etmek isteyen işletme satış fiyatlarını artırmak zorunda kaldı.
Basiretli iş adamından beklenen satış fiyatlarını belirlerken işletmenin sürekliliği ve kar amacı elde etmenin yanında enflasyon artışının tırmandırmasına da izin vermeyecek şekilde belirlemesidir. Ancak rekabet koşullarının acımasız olduğu bir piyasada kur ve faiz oynaklığı bu kadar yüksekken milyonları yöneten işletmeler açısından bu tarz kararları vermek hiçte kolay değil…
Siz bu firmanın yerinde olsanız fiyatı nasıl belirlerdiniz, tercihiniz ne yönde olurdu?
06.09.2018 tarihinde Egepolitik gazetesinde yayınlanan köşe yazımız.
Hüseyin KÜÇÜKDEMİRCİ